uzuuun bir aradan sonra merhaba üzgün kuş. seni unuttuk sanmıştın değil mi. aslında hayır. sadece bir yaz mevsiminden beklenmeyecek kadar yoğun ve dolayısıyla da yorgun idim, idik.
arada birkaç yeni grup denk geldi dinledik, "bu kimdi yaa" dedik, anımsamaya çalıştık, benim klavyemin ç, o ve 0 tuşları bozuldu filan derken hayat bir garip oldu. tatil yapamadım bir de, bu üzücü kısmı. ama dredg konserine gideceğiz tatil niyetine, o güzel olacak. neyse konuyu dağıttım. kyte diyecektim de, başta bi hasret gidereyim demiştim. kyte. bu ingiliz abileri 2009 başlarında bi dinleyip geçmişim, albümleri erased tapes'den çıkmış olduğuna göre olafur'dan (eski ev arkadaşım, you know) duymuş olmam kuvvetle muhtemel. taglerimiz arasında ambient-electro-pop var, insanda bi "bu ne lan dskjfsljd" hissiyatı uyandırsa da, dinleyince "ayyyyy <3" moduna giriveriyorsunuz. yalnızca ilk self-titled albümlerini dinlemiş olmakla beraber "sunlight", "these tales of our stay" ve "they won't sleep"i özellikle öneriyorum, öte yandan bir albümü baştan sona dinlemeyince o albümün arkamızdan ağladığı inancımı da burada itiraf ediyorum.
ayrıca post-rock yazarız diye açtığımız bu blogu da hipster bişi yaptım ya iyice, neyse.
son olarak bloggerın bu yeni arayüz şeysi güzel olmuş ama alışmam zaman alabililililerle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder