7 Mayıs 2012 Pazartesi

sevgili sevgisiz üzgün kuş,

merhaba.

bu sana son birkaç aydır "evet, bu sefer yollayacağım" diye başladığım 3 veya 4. postum. bir derdim var, nasıl anlatayım beceremedim. hoppadanak anlatımlarda çok iyi olduğumdan, bari başlayayım hemen.

seni unuttuk sanıyorsun, haklısın. hayat/geçim derdi, varoluş sıkıntısı filan derken doğru düzgün müzik dinleyemedik bile. dinledik aslında, ama "üf bu neydi yeaa" diye dert etmeden. emre adına konuşmayayım, ben arada düşündüm, "nedir bu bıkkınlık?" dedim. "post-rock ölmüş abiee" zırvası bir yana, neden dönüp dolaşıp aynı şeyleri dinliyorum, yanlarına yenilerini ekleyemiyorum, anımsayamıyorum diye düşündüm, "yeni bişiler dinleyeyim yaa" derken neden aniden kendimi mer de noms dinlerken buldum diye sordum, sorguladım. önceki postların genelinde bir ortak nokta varmış mesela, "epiği nerede bunun?" demişiz, burada hata bizde sanırım. tabii ki dinlediğim her şey bir gy!be, bir sigur rós, bir yndi halda olmayacak. oturup da zaman vermek gerekebiliyor, aynen followed by ghosts örneğinde olduğu gibi. emre yine benim gibi faşist olmadığından çok daha fazla açık olabiliyor yeni albümlere, bense 2009 sonrasında çıkmış her albüme zaten önyargılı yaklaşıyorum filan, hoş şeyler değil bunlar (kontr-atak: emre de post-rock ve dredg'den başka bir şey dinlemiyor). işin bizle alakalı olmayan kısmı ise (en azından bizle alakalı olmadığını umut ediyorum, diyeyim) sanki daha az hikaye anlatıyor şarkılar. daha jenerik; bir formül varmış, çözmüşler ve onu uyguluyorlar. "epiği nerede bunun"un cevabı burada gizli olabilir, benim faşizanlığımın kökleri buraya iniyor olabilir. nedir hikaye? böyle rengarenk, bazen simsiyah, bazen bembeyaz, ama sonra hemen her renk, her yerde, spilum endalaust. karışır-karışmaz o tamamen hikayenin gidişatına bağlı. ("hikaye" dememin sebebi meslekî deformasyon olabilir, başkası başka bir isim vermiş olabilir filan, her ne ise.) bu dediğimi de herkes yapıyor değil, ama last.fm recommendations listem asla sonlanmadığından belirtme gereği duyuyorum: zibilyon grup var ulan. dolayısıyla daha zor oluyor, ama yine de bu demek değildir ki post-rock ölmüş. justin bieber da pop yapıyor ama pop öldü demiyorum örneğin, gerçi sürünüyor ama neyse, o başka bir konu.

bu hikaye meselesine ara ara kafa yoruyorum (özellikle de bir sonraki güne yetiştirmem gereken sunum neyin varsa), biraz fazla takıyor olabilirim, doğrudur. ama işte, bana bir şeyler anlatsın, bende bir yeri olsun istiyorum, böyle anımsıyorum isimleri - bu şekilde "bu kimdi yeaa?!" olmuyorum. sadece müzikte değil bu, kitaplar ve insanlar için de geçerli (geniş düşününce, çok farklı kategoriler değiller). bir yerden sonra beynim hatırlamayı mı reddediyor, yoksa balık yememe işini abarttım mı diye kendimi sorguladım da, yok. bir şekilde kodlamak gerekiyorsa hatırlamak için, hatırlanmak için de bir hikayesi olması gerekiyor. EPİK bir hikaye olmasına gerek yok, anlatsın, beyin geri kalanını halleder (üstelik artık balık da yiyorum, kafa göz kol bacak önüme sunulmadıkça tabii), değil mi ama.

özetle budur derdim üzgün kuş. şu bir hafta umuyorum ki sana biraz daha ilgi gösterebileceğim, sonrasında ise ne olacağı bilinmez, çünkü malum diablo 3 geliyor. yapacak bir şey yok. sevgilerimi sunuyorum.

Hiç yorum yok: