29 Aralık 2010 Çarşamba

from monument to masses

tekrar merhaba sevgili kuş gözlemcileri,
bugün ki konumuz, from monument to masses. hani nası anlatsam diye baya düşündüm, bilakis kendilerini dinlemeye başlayalı 1 aydan fazla süre oldu. kendileri bol monolog soslu, enerjik, çok hafif math-rock esintili, kolay tüketilebilecek, ama kaliteli müzik üretiyorlar. bir cümlede de özet geçtim, mutluyum. checksum albümün ilk şarkısı, merak edenlere önereceğim şarkı olur. bir adım daha atmak isteyenlere de '(millions of) individual factories' öneririm. öyle güzel şeyler bunlar.

27 Aralık 2010 Pazartesi

riding alone for thousand of miles

efenim, üzerinize afiyet, bir kabızlık halidir gidiyor, kuşlar şakımaz oldu.
neyse piyasaya bomba gibi dönmek, sansasyon yaratmak için konuya "fuck gy!be" gibi haddimi aşan cümlelerle girmek istedim, giremedim. malesef bu grup bana izin vermedi. hani amerikayı yeniden keşfetmeye gerek yok, gy!be ne yaptıysa alalım, aynı formülde şarkı üretelim demişler. hatta öyle ki Fallujah Sky, adeta bir east hastings; ikisi de feryat figan yakaran bir monolog ile başlıyor. east hastings'deki dediğine can-ı gönülden inanan amca "helleluyah!" derken, raftom'un bu güzide şarkısında müslüman olduğu "Allah-u Ekber" demesinden belli olan bir teyzemiz var. gerisi de aynı zaten yavaş gelişen, yaylalara yayılmış şarkılar.
hani güzel de, çok fazla gy!be gölgede kalmış bu abiler. madem yeteneğiniz var, yeni birşeyler üretin gençler, üstüne koyun.

5 Aralık 2010 Pazar

left

rasgele arşiv taramamızda, 5 aralık talihlisi left grubuydu, özet geçeceğim; ambient diye gitar'ı ilk öğrendiğinizde alıştırma olarak çalacağınız türden müziklerden oluşan bir potpori yapmışlar.

4 Aralık 2010 Cumartesi

irepress

uzun bir aradan sonra sabahın bu saatinde (duyduğum seslere göre kargalar boklarını henüz yemeye başladılar) burada ne işim olduğunu sorabilirsin elbette sevgili üzgün kuş. sorma. bugün, sonunda, tonlarca makaleden bir nebze kurtulup biraz nefes alabildim ve ilk işim müzik dinlemek oldu. nasıl acıkmışım. arşivde gezinirken irepress isimli amerikalı abilerimize rastladım, 2 de albümleri varmış bende, hadi bakalım dedim. bir süredir bir şey dinleyememekten kelli mükemmeliyetçiliğim tavan yapmış olsa gerek, müziklerinde kayda değer bir şey bulamadım, normalde 2-3. şarkıdan sonra hakkında ne yazacağım kafamda oluşurdu bile, bu sefer 2 albümü bitirdim, üstüne 4 farklı türden grup dinledim, hala yok. birazcık kalıp bir müzik ama post-rock kalıbı da değil tam, yok progresif de değil, "sludge" diye bir tag var last.fmde, bilemedim. yakın zamanda sindirip tekrar bir dinlemeyi, bu yazıyı da editlemeyi planlıyorum. bir farklılıkları da olsun yahu.